JOHN ZERZAN
Dijital dünyaya olan bağımlılığımız bir materyal pahasına ortaya çıkıyor.
Her defasında Apple yeni bir iPhone ya da iPad halka sunduğunda dünya
çıldırıyor. Fakat ne fark eder? Neden ‘smartphone’ (Akıllı Telefon) ve
tabletler bu kadar önemli oldular?
CNN’de Şubat’ın sonlarında, Andrew Keen, Cep Telefonu Dünya
Kongresinde (Mobile World Congress) rapor verirken, raporun “Cep
Telefonlarımız Nasıl Frankenstein’in Canavarı Oldu” isimli bir bölümünü
“cep telefonlarına olan bağımlılığımızda bir artış” olarak andı.
SecureEnvoy, bir İngiliz güvenlik firması, cep telefonu yokluğu korkusu
ya da cep telefonu kaybetme korkusu olarak adlandırılan yaygın bir
durumu açıkladı. SecureEnvoy tarafından yapılan ankete katılanların üçte
ikisi cep telefonlarını kaybetmekten çok korktuklarını – bu korku 4
sene önce %53’ten yükseldi – belirterek bu korkunun titreme, terleme ve
mide bulantısı gibi belirtileri olduğunu kaydettiler.
Bu garip gelişme bazı yönlerden yenidir
ve ayrıca çok yeni değil. Hızlanan bir süratle ve yeni teknolojinin
çığırtkan vaatleriyle şüpheler ortaya çıkmaya başlar. iPhone gibi
cihazlar yüksek teknolojinin bizi güçlendirdiği ve iletişim sağladığımız
iddiasını somutlaştırır. Ve bir kat daha biz her zamankinden daha
güçsüzleşmiş ve daha izole edilmiş olmadık mı?
Bir mezar kinizm noktasında güçsüzleştirilmiş ve hesap verilebilirlik
ya da sorumluluk duygusu kaybıdır. Sosyologlara göre izole edilmiş bir
toplumda daha az arkadaşlarımız var ve onları daha az ziyaret ediyoruz.
1980’lerin ortalarından itibaren arkadaşları olmayanların sayısı 3
katına çıktı.
İzole edilmiş ve aralıksız bir şekilde devam eden daha ve daha çok
teknolojik kültürde dayanışma erozyonuna, bağların yıpranmasına şahit
oluyoruz. Teknolojinin tek faktör olduğu söylenemez, fakat yüksek
düzeyde bunalan ve dağınık duyguların toplumun koşulu olarak yükselişine
eşlik etmesi tesadüf değildir.
Fenomenin hayatımızı teknikleştirmekle ilgisi olduğu için ben şu anın
kronik öfkeli alanlarına kadar gidebilirim. İnsan topluluklarını
cihazlarıyla birlikte belirlediğimizde herşey olabilir. Sosyal
ilişkilerde giderek artan çatlaklar herşeyin olabileceği ve olurluğu
demektir. Hiçbir yerden hiçbir yere anında bağlantı bizim aşırılığımıza
bir çözüm değildir.
Okullardaki, işyerlerindeki ve alışveriş merkezlerindeki alanlar
bilinçli olarak incelenmediler ve bilinmez olarak kaldılar. Bu yönelimin
toplum hakkında ne söylediği tartışılmıyor. Bu arada son versiyonunda
daha da kötüleşiyor. Baba (ya da anne) bütün ailede katliam yapıyor.
Toplum da giderek zayıflamakta iken gerçek; ekranın arkasında
kaybolduğunda ve direkt deneyim zayıfladığında tekno-meditasyon yeni
zirvelere ulaşır. Sanal gerçeklik, herhangi biri? Gerçekten hemen hemen
hiçbir topluluğun kalmaması üzücü bir durumdur. Bu nedenle siyasetçiler
ve geliştiriciler (programcılar) bu sözü sıklıkla kullanıyorlar.
Günümüzde toplum ne süreklidir ne de dolaysızdır (doğrudandır). Dijital
dünyaya gerçekten ev denir mi?
Nasıl yapılırlığın problemi olarak bu kadar çok hayat teknolojik
terimlerde inceleniyor. Bizim dünya ile, birbirimiz ile, insan olarak
içgüdülerimiz ile olan doğal bağımıza ne oldu? Bu bir gecede olmadı.
1968’de Bilgisayar öncüsü J.C.R Licklider; “Gelecekte yüz yüze iletişim
kurmaktansa makina yoluyla iletişim kurmak daha etkin biçimde
olabilecek.” dedi. İnancını yitirmiş teknolojik alan yüz yüze iletişimi
ısrarla tüketerek bu durumu başardı. Hangi yüksek fiyatla? Cep
telefonlarının yerleşik gözetim fonksiyonunu ve beyin kanseri riskini
bir yana bırakın diğer teknolojik gruplar gibi onlar doğal dünyanın
sistematik yıkımı üzerine inşa edilmektedir. Ölü sayısı ne kadar ve
böyle “harika” şeylere düşkünlük için alternatif olabilir mi?
Bireysel ve toplumsal yabancılaşma kitle toplumunun doğasında
birleşiyor. Seri üretim, kitle kültürü, kitle tüketimi ne kadar
sağlıklı? Bir zaman önce, W. H. Auden; “bir aldatıcı suç gibi
zamanımızın koşullarının etrafı sarılıyor” sonucuna vardı. Fakat bu
sadece aldatıcı bir ölçüde çünkü belirlenmiş olarak çağımızın temel
özelliklerini kabul etmeye devam ediyoruz – sorunlaştırılmamaya ya da
politize olmamaya, soruya açık değil.
Muazzam bir teknolojik yabancılaşma aileye de uzanıyor. Hiçbir yer
bundan muaf değil. 1800’den itibaren küresel ısınma küresel
sanayileşmenin artan seviyesine cevap verdi. Aletlere karşı olan modern
sistemlerin teknolojisi endüstri olmadan varlığını sürdüremez.
iPhones ve diğerleri bu bütünün bir parçası. Bir çözüm tüm parçaları
sorgulamayı gerektirir. Teknolojik gelecek, gelecek değildir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder