UYUMSUZLAR FRAKSİYONU
Yıllardır bahsettiğimiz ‘uyumsuzluk’; gündelik hayattan sosyal ilişkilere, kültürel etkileşimden mahkûm olduğumuz yaşam tarzlarına kadar hepsinde içimizde yeşeren ve ifade kanalı bulmaya çalışan isyan duygusuna dayanır. ‘Uyumsuzuz’ derken, esas olarak sistemin bizi içine hapsettiği kısır döngünün, gırtlağımızı sıkan, tiksinti ve nefret uyandıran her aparatının bizde uyandırdığı öfkeyi dillendiriliyoruz. Hepimizin bireysel planda yaşanmışlıkları, geçmişi, eylemli veya eylemsiz yaşam karşısında aldığı farklı pozisyonlar tabii ki mevcut. Bunların hepsini özne olarak kendi genetik kodlarımızda taşıyoruz, içeriyoruz. Ancak ‘uyumsuzluk’takısını kullanırken asıl vurgulamak istediğimiz gövdesiz, reklamsız bir red iradesidir. Bu ruhu ve iradeyi sıkıştırılmış kalıplara, çerçevesi çizilmiş örgütlenmelere havale etmek istemiyoruz; anonim kalmak, yüzlerin ve bedenlerin olmadığı, genel geçer ‘birleşelim’ şiarlarının savrulmadığı, bilfiil ‘isyan olma hallerini’ çoğaltmak istiyoruz. Bu isyan tutkusu, makro ölçüde kurtuluş projeleri vaat etmiyor, reçeteler ortaya sermiyor; yalnızca ‘ayağımızı bastığımız, üzerinde yaşadığımız her yerde isyanı dolaşıma sokmak için yapılabilecek bir şeyler vardır’ diyen bir ruhu teyakkuza davet ediyor. İsyanlarımızı, uyumsuzluğumuzu bileyelim! Taklitlerimizden sakınınız!
ÖFKEMİZ DAİM OLSUN!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder