28 Nisan 2011 Perşembe

GAYRİRESMİ ÖRGÜTLENME



ALFREDO BONANNO

Önce gayriresmi anarşist örgüt­lenme ile anarşist sentez örgütlen­mesinin ayrımını yapalım. Bu ayrım hatırı sayılır derecede açıklığa kavu­şacaktır. Anarşist sentez örgütlenmesi nedir? Periyodik kongrelerle sona eren grup veya kişilerin aşağı yukarı sürekli ilişkide olmalarına dayanan bir örgüt­lenmedir. Bu açık toplantılarda, temel teorik analizler tartışılır, bir program hazırlanır ve sosyal alana bir dizi mü­dahaleyi içeren görevler paylaşılır. Ör­güt bu nedenle kendisini, bir referans noktası olarak, sınıf çatışması gerçekli­ğinde devam eden mücadeleleri birleş­tirmeye muktedir bir birim gibi kurar. Bu örgütlenme modeli içerisindeki çe­şitli topluluklar farklı mücadelelere (te­ker teker yoldaşlar ya da grup olarak) müdahil olurlar ve son kongrede karar verildiği üzere, birinci şahıs olarak mü­dahil olmakla, bir bütün olarak örgütün teorik ve somut yönelimini göz ardı et­meden katkı sağlarlar. Bu tür örgütler kendilerini tamamen geliştirdiklerinde (İspanya 1936’da olduğu gibi), tehlikeli şekilde bir partiye benzemeye başlarlar. Sentez kontrole dönüşür. Elbette, gev­şeklik anlarında, bu çapraşıklık daha az görünürdür ve hatta bir saldırı ola­rak görülebilir, ancak diğer zamanlarda bunun sebebinin daha açık olduğu an­laşılır.

Özet olarak, sentez örgütlenmesinde bir uzmanlar çekirdeği hem teorik hem de ideolojik düzeyde öneriler geliştirir ve bu öneriler periyodik kongrede müm­kün olduğu kadar kabataslak kararlaştı­rılan programa uyarlanır. Bu programın değişmesi önemli olabilir (ne de olsa, anarşistler bir şeylere körü körüne bağlılığı asla kabul etmeyeceklerdir), ancak bu gerçekleştiğinde daha önce karar verilen çizgiye mümkün olan en kısa zaman içinde dönmeye özen gös­terilir. Bu örgütlenmenin projesi, o yüz­den çeşitli alanlarda varolmaktır: anti-militarizm, nükleer güç, sendikalar, hapishaneler, ekoloji, yaşam alanlarına müdahil olma, işsizlik, okullar vs. Bu varoluş, hem diğer yoldaşlar veya ör­gütlenmeler (anarşistler veya olmayan­lar) tarafından yürütülen müdahalelere katılım hem de doğrudan müdahale yo­luyla gerçekleşir. Mücadeleyi sentez projesi içerisine taşı­mayı amaçlayan bir katılımın otonom olamayacağı açıktır. Mücadele koşullarına gerçekten uyum sağlaya­maz ve diğer devrimci kuvvetlerle net bir plan dahilinde etkin biçimde iş bir­liği yapamaz. Herşey hem sentezin ide­olojik süzgecinden geçmek zorundadır hem de kongrede daha önce onaylan­mış koşullara riayet etmek zorundadır. Her daim burada göründüğü kadar katı olmayan bu durum, sentez örgütlerin, riske girmemeyi önererek, ileriye doğ­ru herhangi bir adımın atılmasını, fazla açık herhangi bir hedefi ya da tehlikeli olabilecek herhangi bir aracı önlemek için entrikalara başvurarak mücadele­leri vasat bir seviyeye götürme eğilim­lerini taşımaktadır. Örneğin, böyle bir örgütlenmeye üye bir grup (sentez ör­gütlenmesine üye, ama her zaman anar­şist ve spesifik) baskıya karşı mücadele eden bir yapıya sadık kalmıştır, kong­rede kabaca kabul edilmiş olan analizin ışığında bu yapı tarafından tasarlanmış eylemler üzerinde düşünmeye zorla­nacaktır. Yapı hem ya analizleri kabul edecektir ya sentez örgütlenmesine üye olan grup işbirliğini kesecek (şayet bir azınlıksa) ya da mücadelenin farklı me­totlarını uygulamaya koyanları ihraç edecektir (aslında, kesin bir talep olma­sa bile). Bazı insanlar hoşlanmayabilir ancak bu tam da bu gibi örgütlenmele­rin işleyiş biçimidir.

Birisi kendisine dünya üzerindeki sen­tez örgütlenmelerine üye olan grubun tasarrufunun tanım gereği neden baskı yapılarına ve sosyal konsensüse karşı olası eylemlere katılan diğerlerinden daha dikkatli ve geri olmak zorunda ol­duğunu sorabilir. Bunun sebebi ne? Ce­vabı basittir. Daha önce görmüş olduğu­muz periyodik kongrede doruğa ulaşan spesifik anarşist sentez örgütlenmesi, kendi temel amacı olarak sayıca artmış­tır. Büyümek zorunda olan faal bir güce ihtiyaç duyar. Tamamen sınırsız değil ama hemen hemen sınırsız olan. Tersi durumda, tek bir referans noktasında senteze giderek, ne çeşitli mücadelelere katılma kapasitesi olacaktır ne de kendi ilkesel görevini yerine getiremeyecek­tir. Şimdi, asıl amacı üyelerinin artması olan bir örgüt, dini yayma çalışmasını ve çoğulculuğu garanti altına alacağı araçlar kullanmak zorundadır. Herhangi bir sorunla ilgili net bir pozisyon ala­maz, ancak her zaman, daha az sayıda insanı hoşnutsuz eden ve çoğunluk için kabul edilebilir olduğu anlaşılan politik bir yol olarak, orta yolu bulur. Özellikle baskı ve hapishane gibi bazı sorunlar­la ilgili doğru pozisyon, çoğu zaman en tehlikelisidir ve hiçbir grup, grubun diğer üyeleriyle başta hem fikir olma­dan üye oldukları örgütlenmeyi riske atamaz. Ancak bu sadece kongrede olur veya en azından olağanüstü bir toplan­tıda olur ve bizler biliyoruz ki; böyle durumlarda her zaman en ılımlı fikir hakim gelir, elbette en gelişmişi değil. Öyleyse, kaçınılmaz olarak, sınıf müca­delesinin özüne ulaşan güncel mücade­lelerdeki sentez örgütlenmesinin varlı­ğı, bir frene ve kontrole dönüşmektedir, çoğu zaman istemsiz de olsa, bu halen bir kontrol sorunudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder