21 Haziran 2011 Salı

UNABOMBER'I UNUTMA!


GÖK

1 Mayıs 1942'de Chicago'da doğan, Polonya asıllı Theodore John Kaczynski, Harvard Üniversite'sini bitirmiş dahi bir matematik profesörü. Senelerce ABD'nin çeşitli üniversitelerinde çalıştıktan sonra bir anda akademik ortamlardan çekilerek Montana'daki bir orman kulübesinde yaşamaya başlamış, " Teknoloji dünyanın mevcut durumundan sorumludur ve dünyanın gelecekteki gelişimini kontrol edecektir. Bu yüzden ortadan kaldırılmalıdır" şeklinde özetlenebilecek düşünsel evriminin tutarlı ve samimi biçimde gereğini yapmaya koyulmuştu. Uygarlıktan ve insanlardan uzak derviş misali yaşantısı, tekno-endüstriyel sistem karşıtı bombalı eylemlerin faili olduğu trajik biçimde ortaya çıktığında bambaşka bir şekle bürünecekti. Onun tüm muktedirleri şaşkınlığa gark eden eylemleri gerçek radikallere güç ve moral aşılıyordu.

İlkelerine sadık kalmaya özen göstererek inşa ettiği kararlı mücadelesine gizemli bir eylemci olarak devam ederken, Kaczynski'nin yakalanmasına yol açan şey ise, bizzat kaleme aldığı tekno-endüstriyel sistem karşıtı manifesto oldu. Bu süreçte, profesyonelce seçtiği hedefleri, ev yapımı bombalarla imha eden romantik imajı bir anda altüst olacaktı. 19. yüzyıl anarşistlerini çağrıştıran bir cüreti günümüze taşıyan Kaczynski, saldırılarını sürdüreceği tehditiyle manifestosunu Washington Post’ta yayımlatmıştı. Federal savcının çaresiz kalarak onaylaması sonucunda 19 Eylül 1995’te manifestonun gazetede yayımlanmasıyla birlikte, Ted için zor zamanlar başladı.

Doğadaki tüm canlılar için asıl somut tehlikenin endüstriyel kurumlaşma olduğunu ve bu sistemin toptan yok edilmesinin aciliyetini güçlü bir sesle haykıran manifesto, tüm dünyada yankı yarattı ve çeşitli dillere çevrildi. Ancak bu popülarite, Shakespeare trajedilerine yaraşan bir deşifre olma ve yakalanma hikâyesinin de yolunu açtı. Washington Post'taki manifestoyu okuyan Kaczynski'nin kardeşi David, metnin içerdiği fikirlerin ve kullanılan üslubun, yıllardır münzevi bir hayat sürdüren ağabeyi Thedore'un kendisine yolladığı mektuplara olağanüstü benzediğini fark etti ve bu düşüncesini FBI'yla paylaşmaktan imtina etmedi. Böylece David, ağabeyinin 'Unabomber' olabileceğini devlet yetkililere ihbar ederek Kaczynski'nin kulübesini deşifre etmiş oldu. 17 Nisan 1996 günü tüm gazete ve televizyon kanalları yıllardır eylemleriyle, mevcut paradigmayı sarsan metinlerinin radikal içeriğiyle dünya kamuoyunu şok eden Unabomber'ın yakalandığını duyuruyordu.

Bir efsane daha küresel propaganda araçlarının dedikodu ağlarının önüne malzeme olarak sunulmuş oldu böylece. Kaczynski'nin yakalanma süreci kadar davası da gündemi uzun bir süre meşgul etti. Kendisi hakkında 'akli dengesi bozuk' temalı bir savunma inşa etmeye soyunan avukatını kararlı biçimde azleden Kaczynski, mahkeme süresince de manifestosunu var eden düşüncelerinden zerre kadar taviz vermedi, geri adım atmadı. Bir yandan da Unabomber olduğu yolundaki tüm iddiaları reddetti.

ABD usûlü 'gösteri demokrasisi' böylesi bir davada da yine kendine özgü sirk atmosferini yaratarak Kaczynski'ye verilecek ceza konusunda telefon hatları açtı o günlerde. 'Asılmalı mı, asılmamalı mı' şeklindeki soruya telefonla yanıt verenlerin çoğunun çeşitli mecralardan üzerlerine akıtılan sinsice ideolojik manipülasyonlara aldırmadan, 'asılmamalı' seçeneğinde karar kılması da o dönemden hatırlarda kalan ilginç ve önemli bir anekdottur.

"Tekno-endüstriyel sistem, sözde 'demokratik' yapısı ve sonuçtaki esnekliğine bağlı olarak, olağanüstü derecede dayanıklıdır. 'Demokratik' sistemde, toplumsal gerilim ve direniş tehlikeli bir şekilde inşa edildiğinde, sistem bu gerilimleri güvenli bir seviyeye çekmek için esner ve uzlaşır. Bu yüzden, sisteme yaralanacağı yerden vurmak için, sistemin geri tepmeyeceği, sonuna dek savaşacağı konular seçmek zorundasınız. Çünkü ihtiyacınız olan, sistemle uzlaşmak değil, ölüm kalım mücadelesidir" diyordu Kaczynski. Böylece ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobi gibi günümüz toplumsal aktivistinin gündemini teşkil eden sorunlara karşı verilen mücadelerin eninde sonunda sistemi esneterek, içeriden eklemlenmeye yol açacağını öne sürmüş oluyordu. Kaczynski, bireyi baz alan isyanını, radikal sistem karşıtı düşüncelerini hapishaneden de zenginleştirmeye devam ediyor.

Destek ve mektuplaşma için adres: Ted Kaczynski (04475-046), US Pen- admin Max Facility, PO Box 8500, Florence Colarado 81226, USA

Kaczynski diyor ki:
“Herhangi bir çatışma biçiminde, eğer kazanmak istiyorsanız, düşmanınızın yaralanacağı yerine vurmanız gerekir. Birisi size yumruk attığında, kendinizi onun yumruğuna vurarak savunamazsınız, çünkü onu bu yolla ya-ralayamazsınız. Kavgayı kazanmak için yaralanacağı yere vurmanız gerekir. Bu da demektir ki, yumruğun ardına geçmeli ve o kişinin bedeninin duyarlı ve zayıf yerlerine vurmalısınız...”

Unabomber'a göre hayati hedefler:
» Elektrik endüstrisi
» İletişim endüstrisi
» Bilgisayar endüstrisi
» Propaganda endüstrisi
» Biyoteknoloji endüstrisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder