13 Mart 2011 Pazar

SANATIN TABUTUNA BİR ÇİVİ!


GÖK

Sanatsal üretimin ve üretim sürecinin, biçimlerinin yaşadığımız dünyanın egemen kodlarına karşı oynadığı rol hususunda şekillenen kadim tartışmalar, 'sanat'ın kavram olarak isimlendirildiği zamanlardan günümüze halen aynı hararetle devam etmekte. Büyük 'S' ile sanatın misyonu, değiştirme gücü, varolan gerçekliğe müdahale etme olasılıkları çeşitli bakış açılarından gündemleştirilmiş, ve bu bakış açılarının çokluğu oranında sanatın eylemi, farklı pratiklerin, anlayışların uygulama sahası işlevi kazanmıştır. Tarihin yaşanmışlığının belirsiz olduğu bir tarihsel toplumda sanatın yaygın görünürlük biçimlerini aşmaya çalışan bir olumsuzlama hareketi olarak değişimin olanakları özellikle güncel sanatın temel meselesi olagelmiştir. Hedeflerin büyüdüğü ölçüde katıksız değişimin imkânlarının zayıfladığı güncel sanat alanında muhalif arayışlar, kendi kanalları ve deneyimleriyle döngüsel dinamizmlerini halen elde tutuyor.

Aslında modern sanatın sonunu belirleyen, bir nevi tabutu mezarlıktaki 'saygın' çukuruna gömen akımlar Dadaizm ve Sürrealizmdi. Her iki akımın da aktif olduğu dönemde, sanatsal hareketliliğin toplumsal alanda bir alt üst oluş seferberliğiyle koşut olduğu, hatta bu alt üst oluşa kaynak sağladığı unutulmamalı. Birbirlerine hem bağlı, hem de karşıt olan bu iki akım; politik, estetik, gündelik hayata dair her şeyin sorgulandığı toplumsal hareketlerin ışığında kendi varlıklarını kazanabilmişlerdi. Nitekim, tek yanlılıkları ve yetersizlikleri de kendi çağlarının kitlesel dinamiklerinin eksiklikleriyle paralel zaaflardan ibaretti. Dadaizmin, sanatı gerçekleştirmeden ortadan kaldırma radikalliği; Sürrealizm açısından tersinden sanatı ortadan kaldırmadan gerçekleştirme çabası olarak tecelli etmişti. Her iki akımın birikiminin mirasçısı olarak 60'lı yıllarda filizlenen Sitüasyonizm, bu karışıklığı hayatla sanatı örtüştürme veya sanatı hayatın gücüyle aşma çabasıyla çözümledi. Sitüasyonist pratiğin ardından gelişen her alternatif güncel sanat pratiği de bu yetkin katkının izlerini içinde barındırmaktadır/ barındırmalıdır.

Sanatın olağanüstü yeteneklere sahip bireylerin toplumsal gelişme ve sıçramalardan bağımsız pratiğine denk düştüğü yanılsaması üzerinden kurulan paradigmaya yönelik ezilenlerin alternatifleri, sanata ve sanat yapıtına yüklenen anlamların yapısökümü üzerinden ete kemiğe bürünmeli artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder