4 Kasım 2010 Perşembe

RAF neden hâlâ örnek alınması gereken bir deneyimdir?



UYUMSUZLAR FRAKSİYONU



- Başkaldıran, mücadeleye cüret eden herkesin isyancı özne sıfatına layık olduğunu savunduklarından.

- RAF’ın kurucu kadrolarının, özellikle Andreas Baader ve Gudrun Ensslin’in temsil ettiği eğilimin, Batı metropollerinin kalıplaşmış, geleneksel muhalefet oyununu tersyüz etmeyi başarmış olmasından.

- Söylemde ve teoride ne kadar radikal ifadeler kullanılırsa kullanılsın, yaşamın bireysel/toplumsal akışı içinde konformizmden, popülist oportünizmden sıyrılamayanlarla yollarını salt ideolojik argümanlarla değil, ontolojik açıdan da ayırmaya cüret ettikleri için.

- Sistemin tüm değerlerine cepheden karşı çıkmayı hedefleyen bir kolektifin, en elverişsiz addedilen koşullarda bile kendi kapasitesini zorlayarak yasaların, kuralların güdümünden çıkmasının gerekliliğini uzlaşmaz biçimde benimsediklerinden ve bu süreci somut adımlarla ördüklerinden.

- Bireyin kitlesel muhalefet grupları çerçevesinde bütünsel bir yıkım perspektifini benimseyemeyeceğini ifade ettikleri, varoluş mahiyetinde akışkan bir yıkıcılığı ete kemiğe büründürdükleri için.

- Bireyin veya grubun teoride karşı çıktığı her şeye, her kurala ve buyruğa pratikte de darbe indirebilmesinin sınırlarını zorladıkları için.

- Söylemde kendilerine benzer değerlerden bahseden birçok grup, komünler, kitle örgütleri içinde, görece risksiz kulvarlarda kalmayı yeğlerken, hareket ve kültür bağlamında inatla yeraltını tercih ettiklerinden.

- Teorilerinin, birçok hayati eksiklik barındırmasına, eklektik bir yapıya sahip olmasına rağmen, sözlerinin de eylem olduğunun bilincinde öznelerce yaşamların ortaya konulması pahasına savunulmasından.

- Sisteme olduğu kadar topluma, toplumsal değerler olarak dayatılan sürü normlarına karşı da tavizsiz mücadele yürüttükleri için.

- Ancak hayata geçirilen alternatif deneyimlerin bireyin ruhuna işlemiş burjuva ahlakını, uyuşukluğunu parçalayabileceğinin bilincinde olduklarından.

- Merkezsiz, hiyerarşik işleyişe sahip çıkmayan otonom bir ‘ordunun’ da yaratılabileceğini kanıtladıklarından.

- Öznenin iradi eyleminin toplumsal sürecin şekillenmesindeki hayati rolünün farkında olduklarından.

- Tahakküme, tahakküm odaklarına fiili darbeler indirmeden gerçekten karşı çıkılmış olunamayacağını dosta- düşmana gösterdiklerinden.

RAF, bu ve buna benzer onlarca nedenden dolayı günümüzde de önemini halen koruyan bir alternatif duruşun öznesiydi. Tabii ki, örgütsel olarak RAF, pirûpak, hatalardan azade bir oluşum değildi; tarihsel konjonktürden veya öznel yetersizliklerden kaynaklanan birçok eksiklikliği, zaafları da içinde barındırıyordu. Bu bağlamda, RAF pratiği, her somut deneyimde olduğu gibi, çokyönlü bir perspektiften değerlendirilmeli, eleştirel bir süzgeçten geçirilmelidir. Dolayısıyla, RAF deneyiminin birebir taklit edilmesi gibi absürd bir öneriyi dillendirmek bugün için anlamsız kaçabilir. Ancak,tartışma götürmez bir gerçek var ki: RAF’ın çokça bahsedilen eylemli pratiği bir tarafa, kültürel/varoluşsal/tözsel manada arkasında durduğu değerleri hatırlamak/hatırlatmak ve örnek almak bugünümüz ve geleceğimiz için hayati bir ihtiyaç durumundadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder