11 Mart 2009 Çarşamba

GÖÇEBE AYAKLANMA


FERAL FAUN

Çiftçiler toprağa sahip olur ve onun üzerinde çalışırlar. Sahiplik ve çalışma çiftçilerin en temel aktiviteleridir. Göçebeler boş alan üzerinden geçer ve onu oyun yoluyla dönüştürür, hareket etmek ve oynamak göçebelerin en temel aktiviteleridirler. Çiftçilerin alışkanlığa, ritüele, tutarlılığa ve birliğe ihtiyaçları vardır. Göçebeler alışkanlıkları kırar, dönüşür, düzensiz hareket eder, değişir. Çiftçiler düzeni tanrısallaştırır. Göçebeler ise kaos yaratır.

Çiftçilik çalışma etiğinin kökenidir, çünkü çiftçi yaşamı çiftçilik işi tarafından yaratılmış biridir. Çiftçi çiftlik işinin gereksinimleriyle çatışarak kendisi için hareket etme kabiliyeti yaratamaz. - yoksa, çiftlik çöker ve çiftçi kimliğini ve belki de yaşamını kaybeder. Zaman - sabit ve standartlaştırılmış bir hareketin ölçüsü – çiftçi için zaruridir – uzaydaki hareketi uzayda bir hareket değildir – gerekli olmayarak – toprağın çalıştırılmasıdır. Ölçülmüş devir kuralına dayanmaktadır.

Göçebelik – en azından davranışta – otonomi için zaruridir. Sürekliliğin reddi,evin reddi. Alan ve zaman sosyal bağlamı oluşturan ilişkiler tarafından biçimsel olarak tahakküm altına alındığında, otonomi orada yok olmaktan ibarettir. Bu görülmezliğin sırrı daimi harekettir.Biçimsel tahakkümün fiili olmadığı,otonom yaratıcılığıyla topluma meydan okuyan, tahakkümün güçlerinden önce kaybolabilen,yarıkları bulan, hile dolu, riskli bir dans. Fiziksel hareket bu strateji için zorunlu değildir;mıhlanmış olmaktan kaçınmak için etiketlerden kurtulma alışkanlığı. Fakat fiziksel hareket birinin şansını artırabilir. Birisi daha geniş bir zeminde dolaşır, radikal kırılmalar, yeni kırılmaların keşfi ve vahşi oyun için daha geniş olasılıklar...Böylesi gezginler bağlamı içerisinde, kalıcı kendi kendini köleleştirme alanları, göçebe ayaklanmasının faydaları için altüst edilmiş olması gereken sosyal bağlamın görünüşleri haline gelmektedir. Otonomi için hiçbir detaylı proje yoktur.

Yerleşik alanlar ve yerleşik yaşamlar bana çok fazla yabancı geliyor. Çoğu yerde ve çoğu yaşamlarda çok fazla düzenlenmiş şey var. Bunlar beni deli ediyor, hepsini çöpe atmak istiyorum. Bu yüzden, bunu gerçekten kıran her bireye değer veriyorum ve bu yüzden çok fazla yerleşik hissettiğimde endişeleniyorum. Ait olmadığımı hissetmeye başlıyorum, sonra aidiyet kavramının absürd olduğunu hatırlıyorum. Doyana kadar her yerin içinden kendi kendime geçebilmeye, mekânları dönüştürmeye ihtiyacım var.

Sakat zihniyetli insanlarla Ayaklanma projelerini gerçekleştirmekten kaçınmamın nedenlerinden biri, eleştirel yeteneğinizin onların ahmaklıklarını işaret ederek boşa gitmesidir. En iyisi aptalları önemsememek ve tüm eski ideolojilere bulaşmamış olanlarla birlikte projeler üretmektir. O zaman eleştirel yeteneğimizi, karşılıklı ilişkilerimizi ve gündelik hayatımızı dönüştürerek ve bunları yapmak için yok etmemiz gereken toplumun farkına vararak kendimizi isyankârlar olarak yaratmaya yönlendirebiliriz. Kendi eleştirel yeteneğimizi kolay hedeflere karşı kullanmak onları köreltebilir. Arzuladığımız yaşamı yaratmak için savaşarak bu yeteneklerimizi kullanmamız onları daha da keskinleştirecektir. Zulüm gereklidir.

İsyankâr yasadışılık, suç olarak algılanmamalıdır. Evet, isyankâr kanun kaçağı suç işlemez ama bazı yeraltı bağlantılarına sahip olabilir. Fakat profesyonel suçlular yaşamak için suç işlerler, oysa ki isyankâr kanun kaçağı bilinçli olarak toplumun törelerinin, yasalarının ve görüngülerin altını kazımaya çalışmaktadır. Zeki suçlunun yasa uygulayıcıları arasında dostları olacaktır, çünkü bu iyi bir iştir; isyankâr kanun kaçağı bu gibi bağlantılardan kaçınacaktır, çünkü onun arzusu hiçbir yasayı tanımayan bir yaşam yaratmaktır. Yasa uygulayıcılarıyla herhangi bir bağlantı böyle bir yaşamı tehlikeye atar. Ahlaki bir prensibe dayanarak yasayı reddeden kanun kaçakları da mevcuttur; genelde “anarşi”nin, “özgürlük”ün veya “bireysellik”in soyut kavramı . Fakat bu kanun kaçakları devlet yasalarıyla ahlak yasalarının yerlerini değiştirmeyi isterler. İsyankâr kanun kaçağı ahlaksızdır ;o, yasayı her biçimiyle reddeder, çünkü yasa yaşamını sınırlar ve olasılıklarını kısıtlar. İsyankâr bir kanun kaçağı çalınmış bir şeyi yok edebilir, kara borsada satabilir, saklayabilir veya arkadaşlar arasında paylaşabilir. Bir bankayı soyabilir ve bir proje için para kullanabilir, arkadaşlar için çarçur edebilir, yolculuğa çıkabilir veya paraları yakabilir. Fakat ahlakçı kanun kaçakları kendi seçilmiş nedenleri için tüm çalınmış şeyleri kullanmayı zorunlu hissedecektir.

Profesyonel suçlular kanun kaçakları değildirler. Onlar yasalarla dans eder ve onları bükerler. Onlar yasaları itaatsizlik anlamında değil, ekonomik nedenlerden dolayı kırarlar. Kendi alt kültürleri içerisinde, kendilerinin işlettikleri alternatif yasaları ve metotları vardır. Ama kendi yasadışı meslekleri, birçok yasal işten daha anlamlıdır, çünkü onlar risk elementleri ihtiva ederler: öfkenin üstesinden gelmenin heyecanını barındırırlar. Düzenli ilişkiler oluşturmak için bir yerde kalmak profesyonel suçlu için akıllıcadır. Peki ya isyankâr kanun kaçağı için? Hayır tabii ki, bir yerde uzun zaman durmak mı? Asla...İsyankâr kanun kaçağı suçlu alt kültürüne anaakım kültürden veya alternatif alt kültürden daha fazla entegre olmak istemez.

İsyankâr kanun kaçağı topluma karşı bilinçli olarak kendi yaratıcılığının gücünü artırmaya çalışır. Bunu yapabilmek akıl, cesaret ve görünmez hale gelme kabiliyeti ister. Bu yüzden isyankâr kanun kaçağı çoğu kez avareler gibi yaşar; geçer gider, ama asla yerleşik hayata geçmez ve tanımlanamaz. Yaşamı başlı başına, topluma saldırı mahiyetindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder